Çocuklar dünyaya geldikten sonra sürekli olarak bir gelişim içerisinde olurlar. Doğdukları çevreye uyum sağlamak için sosyal ve duygusal değişimler de geçirirler. Çocukların sadece fizyolojik açıdan değil sosyal ve duygusal açıdan daha yaşadıkları bu değişim bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Okul öncesi dönem sosyal ve duygusal açıdan çocukların son derece hızlı bir değişim içerisine girdikleri bir zaman dilimi oluyor.
Çocukların okul öncesi dönemde kazandıkları davranışların ve yaşam alışkanlıklarının yetişkinlik döneminde de devam ettiğine dair pek çok araştırma bulunduğunu belirtmek gerekiyor. Bu nedenle sosyal ve duygusal açıdan okul öncesi dönemde çocukların nasıl bir değişim içerisinde girdiğinin kontrol altında tutulması, ailelerin bu konuya maksimum derecede önem vermesi asla göz ardı edilmemesi gereken unsurlardan biridir.
Bu dönemde çocukların aldıkları eğitimin duygusal değişimlerinde, sosyalleşme becerilerinde, inanç ve değer yargılarının gelişmesinde kısacası hayatı kavramaları konusunda önemli bir katkıda bulunduğu biliniyor. Çocukların bu dönemde öncelikle duygu ve düşüncelerini kontrol altına almayı öğrendiklerini belirtebiliriz. Bununla birlikte duygu ve düşüncelerini ifade etme konusunda da hızlı bir ilerleme kaydedebiliyorlar. Bu durum aileleri ile olan iletişime de olumlu bir yansıma yapıyor. Dolayısıyla çocukların kendilerini çok daha rahat ifade edebilmeleri mümkün hale gelebiliyor.
Okul öncesi döneme kadar sürekli olarak evde zaman geçiren ve sınırlı sayıda insan ile tanışma şansına sahip olan çocuklar bu dönemden sonra çok daha fazla sayıda insan ile karşılaşmaya başlıyor. Dolayısıyla çocukların iletişime geçtiği kişi sayısı arttıkça sosyalleşme düzeylerinde de belirgin bir artış oluyor. Özellikle kendi yaşıtları ile tanışmaları, paylaşmayı öğrenmeleri, çocukların kendi yaşıtları ile bir etkileşim içerisinde olması tahmin edebileceğiniz gibi kişisel gelişimlerine de ciddi bir katkıda bulunuyor.
Bu dönemde anne ve babaların çocuklarını her açıdan desteklenmesi son derece önemlidir. Hayatı çok daha hızlı bir şekilde keşfetmeye başlayan çocukların anne ve babalarına yönelttikleri soru sayısı da artar. Bu soruların en doğru şekilde kanıtlanması, anne ve babanın bu dönemde tutarlı bir davranış içerisinde olması dikkat edilmesi gereken faktörlerden biridir. Böylelikle ebeveynler çocukların okul öncesi dönemde sosyal ve duygusal gelişimlerine en önemli katkıyı sağlamış olacaklar.